Turgut Özal Mh. E-5 Karayolu Üzeri Otoport AVM 68. Sk No: 46/220 K:7 Haramidere / Esenyurt İSTANBUL

NEDEN EVDE VAKİT GEÇİREMİYORUZ ?

22.03.2020
2.056
Yazar: Emel Sağlam
NEDEN EVDE VAKİT GEÇİREMİYORUZ ?

Bu sorunun birçok açıdan cevabı olabilir elbette. Sorun evde olmak mı yoksa kendimiz ile baş başa kalmak mı?

İnsanın doğası gereği sosyalleşmesinin en büyük ihtiyacı olduğunu hepimiz biliyoruz. Yeterli ve doğru bir şekilde sosyalleşemeyen insanların çevreleri ve hatta kendileri ile kurdukları iletişimleri oldukça sancılı olabiliyor.

İnsanın diğerleri üzerinden var olması psikolojide “yansıma” olarak adlandırılan durum. Varlığımızın diğeri tarafından görülmesi ve onaylanması bize anlam katıyor. Sorun ise kendi varlığını sadece diğerinin görmesine ve onayına koşullanmasında gizli.

Birey olmak bizim gibi geleneksel toplumların geliştiremedikleri bir yetenek. Birey olmayı abartıp aile ve/veya toplum olmak noktasında sorun yaşayan toplumlarda mevcut. Amerika ve Avrupa bunun en büyük örnekleridir.

Tüm konuların gizli sırrı olan” denge” konusu da burada devreye giriyor. Birey olmak diğerlerini yok saymak anlamına gelmiyor aslında. Kendine yetebilmek, kendi değerini kendine verebilmek, kendine saygı duyabilmekten geçiyor.

Koronavirüs’ü yüzünden bu aralar çoğumuz evlerimizde vakit geçirmek zorunda kaldık. Bazılarımız home office olarak evlerinden çalışmaya başladı. Boş vakitler bir yana çalışma hayatlarının evlere taşınması ile sosyal statülerin (bazıları için kendi kimliğinin ötesine geçmiş olan ) görünürlüğü azaldı.

Bu statülerin getirmiş olduğu gerek kılık kıyafetler ve gerekse paylaşılan mekanların hepsi bir anda yok oldu. Geriye kalan ise aslında kim olduğumuz oldu. Kısa bir süre için bu durumun zararı olmayabilir ama bu durum uzun sürer ise bu statülerle var olmuş kişilerin “onaylanma ve takdir edilme” ihtiyaçlarının karşılanmaması kişisel depresyonlara sebep olabilir.

İş dışındaki boş vakitler için ise durum çok farklı değil. Kendi kendine vakit geçirmeyi deneyimlememiş birçok kişi sosyal aktivitelerden ve sosyal çevresinden uzak (kendisinin onaylanma ihtiyacını karşılayan) kalınca öncelikle sosyal medya hesaplarının hareketliliği azalacak sonrasında da boşluk içine düşme ihtimalleri artacak. Birçok psikiyatrist ve/veya psikolog özellikle büyük şehirlerde yaşayan insanlara sık sık hayatı yavaşlatıp yaşanılan anı önce hissetmeyi sonra da anlamını düşünmelerini tavsiye ederler. İnsanın durup kendini dinlemesi, kendine ne olduğu, içinde bulunduğu hayatta nasıl hissettiğini sorması aslında hiç kolay değildir. Çünkü, olmak istenilen ile olunan arasındaki fark içsel çatışmalara dönüşebilir. Bu çatışmalardan kurtulmak ise çaba gerektirir. Hayatı akışına bırakmak ise en kolay olandır. Günler akıp gider farkında olunmaz.

Sonuç olarak, mesele evlerde kalmak değil mesele kendimizle baş başa kalmamızdır. Kim bilir bu yüzleşmeler hayattaki anlam arayışımıza çok güzel katkılar sağlayabilir.

Sağlıkla kalın…

Ürün ve Hizmetlerimiz Hakkında Daha Fazla Bilgi Almak İçin Bizi Arayabilirsiniz: